Avustralya Sınır Savaşları neden tarihimizin bir parçası değil?

AusWars_16x9.jpg

The Australian Wars documentary Credit: Blackfella Films

Get the SBS Audio app

Other ways to listen

Britanya’dan gelen sömürgeci yerleşimcilerle Avustralya’nın yerli halkları arasında yüz yıldan fazla süren çatışmalara Sınır Savaşları adını veriyoruz. Avustralyalıların yurt dışında katıldığı savaşlar her yıl anılsa da Avustralya’yı Avustralya yapan ve Britanya’nın kıtayı sömürgeleştirme sürecinin bir parçası olan bu savaşlar tarihin bir parçası değil.


ÖNE ÇIKANLAR
  • Avustralya’daki Sınır Savaşları Britanya’nın sömürgeleştirmesi öncesi kıtanın sahipsiz olduğu “Terra Nullius” prensibi mahkemelerce yıkılana kadar kabul edilemedi.
  • Britanya donanmasının 1788’de gelmesinden itibaren 1930 ortalarına kadar Sınır Savaşları devam etti ve tüm kıtayı kapsıyordu.
  • Uzmanlarca ortaya çıkarılan sömürge kayıtları ve arkeolojik deliller savaşların yıkıcı kapsamını gözler önüne seriyor.
İÇERİK UYARISI: Bu makale ve podcast içeriğindeki şiddete yapılan vurgunun bazı kişiler üstünde zararlı etkisi olabilir.

şimdi Avustralya olarak bildiğimiz topraklara ilk geldiğinde, tüm kıtayı “Terra Nullius” olarak ilan etti: “Kimseye ait olmayan topraklar.” Yüzlerce farklı Aborijin ve Torres Körfezi Adalı uluslar ve kabileler ve yüzbinlerce Avustralya yerlisi bir anda Britanya Monarşisinin tebaası oldu.

Terra Nullius Avustralya’nın temelini oluşturan ve sömürgeci yerleşimcilerle yerliler arasındaki son derece yıkıcı ’nın fitilini ateşledi. Bu savaşlar yakın zamana kadar kabul edilmedi.

Bir Arrernte ve Kalkadoon kadını olan film yapımcısı Avrupalı kökenleri de olduğunu belirtiyor. Yapımcılığını üstlendiği “Avustralya Savaşları” belgeselinde yerli halkların topraklarını Britanyalı yerleşimcilere karşı korumaya çalışması hakkında bilinçlenme yaratmak istediğini söylüyor.
Bu savaşlar Avustralya’da meydana geldi ve modern Avustralya devletinin temelini oluşturdu
Yapımcı Rachel Perkins
ortalarına kadar tüm kıtayı kapsıyordu. Ancak bu savaşlar 20’nci yüzyılın sonlarına kadar okullarda anlatılmadı. Varlığı kabul edilmedi bile.

ülkenin en saygın tarihçilerinden ve savaş tarihi uzmanı. 1966’da tarih öğretmeye başladığı ilk dönemde Aborijin halkların tarih kitaplarında neredeyse hiç olmadığını söylüyor.,

“Aborijinlerden sadece iki yerde laf arasında bahsediliyordu. Dizin bölümünde yoklardı.”

The Australian Wars'ın tanıtım klipi.
Prof. Reynolds çatışmaların bir açıdan gerilla savaşlarına benzemesi yüzünden 20’nci yüzyıl ortalarına kadar tam anlamıyla savaş olarak bakılmadığını söylüyor.

“Çok dağınık ve çok ufak çaplı olarak görüldükleri için tam anlamıyla savaş olarak yorumlanmıyorlardı. Üniformalar veya yürüyüş yapan askerler yoktu. Klasik anlamda birlikler veya savaşlar yoktu. Ancak tabi ki bir tür savaştı” diyor.

Avustralya Sınır Savaşları uzmanı da aynı fikirde. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nın yarattığı kavram yanılgısının savaşa bakış tarzını değiştirdiğini söylüyor.

İnsanlık tarihinde büyük boyutlu savaşlar aslında nadir rastlanan gelişmeler.

Clements, “O dönemde savaş olduğu biliniyordu. Sömürge belgelerinde savaş olarak kayda geçmiş. Ancak 20’nci ve 21’inci yüzyılda bunu göz ardı ettik. Ayrıca birçok insanın bunları savaş olarak görmemesinin gerisinde siyasi sebepler yattığını düşünüyorum” diyor.

Siyasi sebeplerin başında “Terra Nullius” ile Britanya yasaları arasındaki tezat yatıyor.. Aborijin halkları Britanya tebaası olarak kabul edildiği için imparatorluk onlara resmi olarak savaş ilan edemezdi. Rachel Perkins, “Aksi halde kendi vatandaşlarına savaş ilan ediyor olurlardı” diyor.

“Ancak Britanya kıtanın işgalinin başarılı olması için askeri güç kullandı” diye de ekliyor.
Frontier War
Sınır savaşları tüm kıtayı kapsıyordu. Source: Supplied

Mabo ve 'Terra Nullius'un iptali

Avustralya Sınır Savaşları’nın tanınması 1990’ların başlarında devrim niteliğindeki Mabo kararı ile “Terra Nullius”un yasalar önünde iptal edilmesi sonrası mümkün oldu.

Prof. Reynolds, “O ana kadar Aborijinlerin toprağın sahibi olmadığı düşünülüyordu. O yüzden de çatışmalar toprağın sahipliği yüzünden olamazdı. Toprağa ait yasal hakları yoktu. Ancak 1992’deki karardan sonra olaya bakış açısı değişmek zorunda kaldı. Çünkü çatışmalar savaşların asıl nedeni üzerinden gerçekleşmişti: Toprağa hâkim olmak” diyor.

Dr Clements Britanya İmparatorluğu’nun topraklar üzerindeki yerli haklarını kabul etmemesinin tarihte nadir görülen bir olay olduğunu söylüyor.

“Britanya’nın Avustralya’yı sömürgeleştirmesi projesinin temelinde hatalı bir düşünce yapıyor. Sömürgeleştirdikleri tüm diğer bölgelerin aksine Avustralya’da toprağın yerli sahiplerinin egemenliğini kabul etmediler. Bu yüzden de yerlilerle bir müzakere süreci gerçekleşmedi. Günümüzde bile yerlilerin toprak hakları konusunda sıkıntı yaşamamızın nedeni de bu” diyor.

Müzakere eksikliği son derece yıkıcı bir şiddet sarmalına neden oldu.

Uzmanların ortaya çıkardığı sömürge kayıtları ve arkeolojik deliller şiddetin devasa boyutunu gözler önüne seriyor.

arşivlerinde 400’den fazla Aborijin ileri geleninin kalıntılarını tutuyor. Kalıntıların çoğu idam, kafa kesilmesi ve katliamların izlerini yansıtıyor.

Rachel Perkins katliamlardan sonra hayatta kalanların torunlarının olanları hep hatırlayacağını söylüyor.
Aborojinlerin bir çoğu tarihi üstlerinde taşıyor. Aborijinler kendilerine, ailelerine ne olduğunun hikayelerini dinleyerek büyüyorlar. Ben de halkımın Queensland’de maruz kaldığı katliamları, ninemin maruz kaldığı vahşi tecavüzü bilerek büyüdüm.
Yapımcı Rachel Perkins
Rachel Perkins - The Australian Wars
Rachel Perkins - The Australian Wars Credit: Dylan River/Blackfella Films

Kara Savaş

Avustralya tarihindeki en şiddetli sınır savaşı olarak kayıtlara geçti.

Australian Wars belgeselinde Rachel Perkins, “Kara Savaşlar sırasında Kore, Malezya, Endonezya, Vietnam ve çeşitli barış koruma operasyonlarında ölen Avustralyalıların toplamından daha fazla Tazmanyalı öldü” diyor.

Dr Nicholas Clements şiddetin boyutu yüzünden sömürge yetkilileri ve yerleşimcilerin dehşete düştüğünü söylüyor.

“Aborijin direnci inanılmaz boyuttaydı. Sömürge dünyasında herkes Aborijinler tarafından öldürülmüş veya yaralanmış, çiftliği yakılmış birini tanıyordu. Dehşet vericiydi” diyor.
Bazı yetkililer ciddi ciddi Tazmanya’yı terk etmeyi bile değerlendirmiş.
Avustralyalı tarihçi Dr Nicholas Clements
Ancak sonunda Avrupalılar galip geldi ve Tazmanya yerlilerinin neredeyse hepsini katlettiler.

Çatışma cinsel saldırılar yüzünden daha da şiddetliydi.

Dr Clements, “Şiddeti tetikleyen bir neden de cinsel saldırılardı” diyor.

Aborijin kadınlara yönelik kaçırma ve tecavüz o kadar yaygındı ki Clements bazı kabilelerin hayatta kalmasının tek nedeninin bu saldırılar olduğunu söylüyor.

“Günümüzde Tazmanyalı Aborijinlerin torunlarının olması sadece şans eseri. Şiddet yüzünden neredeyse hiç kimse kalmamıştı” diyor.
What is Native Title explainer NITV Eddie Koiki Mabo
Eddie Mabo ve avukatları. Credit: National Museum of Australia

Şiddete karşı şiddet

Sömürge yönetimi Aborijin direncini kırmak için paramiliter yerli polis birlikleri kurularak halkın üstündeki baskıyı daha da arttırdı.

Prof. Reynolds, “Yerlileri askere alıp onları askeri güç olarak kullandılar. Aborijin direncini kırmak için bu birlikler şüphesiz çok etkiliydi” diyor.

Yerli askerlerine üniforma, silah ve at dağıtıldı. Clements beyaz subaylarca manipüle edildikleri kırsaldaki uzmanlıklarının kullanıldığını düşünüyor.

“Sadece Queensland’deki yerli polislerin katlettiği insan sayısı on binlere çıkmıştı. Bazıları 60 ila80 binden bahsediyor. Bu dehşet verici rakamlar bu yıkıcı sürecin üstüne ahlaki bir sis gibi iniyor” diyor Clements.
Australian Aboriginal camp in the nineteenth century
19’uncu yüzyıldan kalma bir Aborijin kampı çizimi - Marmocchi Source: Getty
Rachel Perkins Avustralya Savaşları belgeselini çekerken tüm bu yıkıcı tarihle yüzleşmek zorunda kalmış.

“Anneannemin ses kaydını buldum. Annesinin ailesinin katliamını anlatıyordu. Daha önce duymamıştım. Daha önce olayın geçtiği bölgeye hiç gitmemiştim. Belgeseli yapana kadar nerede olduğunu öğrenmemiştim” diyor.

Kendi ataları yerleşimci olan Dr Clements, geçmiş adaletsizlikleri ortaya çıkarmak için Avustralyalıların utanç duygularının üstesinden gelmesi gerektiğini söylüyor.

“Herhangi birinin atalarının katliamlarda rol alıp almadığına bakmadan, hepimiz Aborijin topraklarının mirasçısıyız ve bu topraklar çalınmış. Hepimizin bu tarihi ortaya çıkarmak için asgari bir şeyler yapması lazım. Bu tarihle barışıp daha iyi bir geleceğin inşası için” diyor.
Nowhere was resistance to white colonisers greater than from Tasmanian Aboriginal people, but within a generation only a few had survived the Black War.
Beyaz sömürgecilere karşı direncin en yoğun olduğu yer Tazmanya’ydı ve bir nesil içinde Tazmanyalı Aborijin nüfusun büyük çoğunluğu yok edilmişti. Source: The Conversation / Robert Dowling/National Gallery of Victoria via The Conversation

Anılmayan bir tarih

Prof. Reynolds ölen askerlerini her köşede anıtlarla ve törenlerle anan Avustralya gibi bir ülkenin Sınır Savaşları’nın gerçekliği ile yüzleşip geçmişin insanlığa karşı işlenen suçlarla dolu olduğunu kabul etmesi gerektiğini söylüyor.

“Avustralya savaşları ile yüzleşemememizin nedeni nedir” diye soruyor.

“ABD’de bu yok. Yeli Amerikalılarla olan çatışmaların savaş olduğunu resmi olarak kabul ediyorlar. Yeni Zelanda’da da bu yok. Maori savaşları orada tarihin önemli bir parçasıydı hep” diyor.

Avustralya’nın farklı olmasının basit bir nedeni olduğunu düşünüyor.

“Avustralya sömürgecilerin ayrılmadığı nadir yerlerden biri” diyor.
Sömürgeciler veya onlarla gelen yerleşimciler, hep iktidarda kaldılar. Bu da ulusun ülkeyi savunanları tanıyıp anmasını zorlaştırıyor. Çünk burada işgal güçleri hiç ayrılmadı” diyor.
Yapımcı Rachel Perkins
Dr Clements savaş sırasında hayatını kaybetmiş Avustralyalı askerin onuruna söyleyen “lest we forget” (yaklaşık tercümesi ‘Hiç unutamayız’) deyiminin topaklarını Britanyalı işgal güçlerine karşı savaşanları da kapsaması gerektiğini söylüyor.

“Eğer ülkem büyük bir cesaretle kendi geçmişini kabullenerek yapılan hataları düzeltmek için elinden geleni yaparsa çok daha gururlanırım. Çocuklarımın bu topraklarda ziyaret ettikleri yerlerdeki anıtlara bakmasını ve ikili isimlerini de okumasını isterim. Aborijinliğin mevcudiyetinin kabullenildiğini görmek isterim” diyor.

belgeseli SBS on Demand’den izlenebilir. Üç bölümlük belgesel dizide görme özürlüler için sesli açıklamalar da var.
Bu içerik ilk defa Eylül 2022'de yayınlandı.

Share